Bize olan bu kininiz nereden kaynaklaniyor
Bize olan bu kininiz nereden kaynaklanıyor ?
Allah aşkına niçin bu gazetenin abonelerini, okuyucularını fırsat bulduğunuz her yerde sıkıştırıyorsunuz, evlerine ve iş yerlerine varıp tehdit ediyorsunuz? Gazetemiz ve dergimiz çıktığı günden beri gözünüze kestirdiğiniz okurlarımıza bıkmadan, usanmadan bunu yapıyorsunuz?
Niçin düzenlenen operasyonlarda, yaptığınız kanunsuz baskınlarda gazetelerimizi, dergilerimizi toplatıyorsunuz, “Niye Doğruhaber ve İnzar okuyorsunuz?” diye gençleri sorguluyorsunuz?
Nereden kaynaklanıyor bu bitmez tükenmez kininiz?
Daha önce de belirttiğimiz gibi, bizim gazetemiz, dergimiz okyanustaki gemilerin bodrum katlarında gizlice basılıp daha sonra bu gemiler boğazdan geçerken yaklaşan balıkçı teknelerine gizlice aktarılıp oradan da aynı gizlilikle ülke geneline dağıtılıyor değil. Her bir çalışanının adı ve açık adresi yetkili mercilere bildirilmiş kişiler tarafından İstanbul Esenlerdeki açık adresinde çıkarılmakta ve her sayısından belirli miktarda yetkililere sunulmaktadır. Vergisini vermekte, çalışanların sigorta primleri yatırılmaktadır.
Bu arada iki yüz haftaya yaklaşan, dört yılını doldurmakta olduğu yayın hayatında bir defacık olsun hakkında soruşturma açılmamıştır. Dergimiz İnzar da aynı şekilde.
Peki, durum böyleyken Allah aşkına niçin bu şekilde okuyucularımızın üzerine üzerine geliyorsunuz, nedir bu düşmanlığınızın sebebi?
Aynı şekilde, ta baştan beri bıkmadan, usanmadan derneklerimize, sohbetlerimize devam eden kişileri niçin izliyorsunuz, niçin sıkıştırıyorsunuz?
Nedir selam verdiğimiz, evine uğradığımız, iş yerine vardığımız insanları takip etmenizin sebebi?
Bizim derneklerimize ve sohbetlerimize gelmediği takdirde büyük bir ihtimalle uyuşturucu ve tiner bağımlısı olacak bu geçlerden Allah aşkına ne istiyorsunuz?
Sahip çıkmadığımız takdirde büyük bir ihtimalle eline molotof alıp çarşıyı pazarı bir birine katacak bu gençlerin ne olmasını istiyorsunuz? Özellikle biz bu bölgede kendilerine el atmadığımız takdirde büyük ihtimalle dağa çıkacak olan bu gençlerin Allah’a ve Rasûlüne itaatkâr birer Müslüman olmaları sizi niçin böylesine telaşlandırıyor?
Hatırlıyor musunuz, size ne müthiş bir cevap vermişti Tarsuslu bir gencimiz? Kaymakamlıktan, Müftülükten ve Emniyetten birer kişi o gencimizin evine varmıştınız. Ailesini uyarmak istemiştiniz, aman ha oğlunuz filan derneğe gitmesin demiştiniz. O genç de oradaydı ve hayret etmişti bu duruma:
-Allah Allah, nasıl bir şey bu? Ben içki içerken, uyuşturucu kullanırken siz neredeydiniz? Şimdi ben namaza başladım, Kur’an okumaya başladım, gelmişsiniz beni uyarıyorsunuz, demişti.
Niçin derneklerimizin kapatılmasına yönelik iftiralarla dolu dosyalar hazırlıyorsunuz, bunları daha sonra yargıya sunuyorsunuz ve ardından kapatılmasını sağlıyorsunuz? Bundan nasıl bir zevk alıyorsunuz?
Size sesleniyoruz ey bütün bunları yapan eli yüzü düzgün beş vakit namazlı görevliler! Ne yapmak istiyorsunuz, bu şekilde nereye varmak istiyorsunuz?
Eğer her şeyin tek renk olmasını, tek ses ve tek cemaat olmasını istiyorsanız ve bunu da şu an sahip olduğunuz güç ve imkânla yapabileceğinize inanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
Eğer bizim boşaltmamızı arzu ettiğiniz alanlara, çekilip gitmemizi istediğiniz meydanlara kendinizin sahip olacağınızı zannediyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü siz oraların adamı değilsiniz, iyice düşününce anlayacaksınız ki, siz oralara çok ama çok yabancısınız.
Yok eğer kendinizin değil de daha başkalarının, yani onlar sahip olmasın da kim sahip olursa olsun diye İslam düşmanlarını oralarda görmek arzusuyla yapıyorsanız bütün bunları, pes doğrusu demek düşer bize.
Şunu iyi bilmelisiniz ki, sevdanın önünde hiçbir şey duramaz. Eğer bu sevda bir de Peygamber Sevdası ise.
Dernekleşmenin, vakıflaşmanın, sivilleşmenin teşvik edildiği ve zirve yaptığı bir günde bizlerin önüne çıkarılan engeller hiçbir anlam ifade etmeyeceği gibi, katlana katlana büyümemizden başka bir işe yaramayacaktır, vesselam!
Mehmet Göktaş / Doğru Haber
20 Ocak 2012