Evlat Hakki
Evlat Hakkı
Babanın evladı üzerinde hakkı olduğu gibi, evladın da baba üzerinde hakkı vardır. Bu hakka dikkat etmiyen babalardan, evlatları ahırette davacı olacaklardır.
Evladın baba üzerinde hakkı sorulduğunda, Resulullah efendimiz buyurdu ki:
"Evladın, babası üzerinde üç hakkı vardır. Bunlar:
1- Doğduğu zaman ona iyi bir isim koyması,
2- Kavrayacak duruma gelince, Kur'an-ı kerimi ve din bilgilerini öğretmesi,
3- Evlenme çağına erişince de evlendirmesi."
Bir defasında, yanında oğlu olduğu halde, Hazret-i Ömer'e bir adam gelerek,
- Ya Ömer! Bu oğlum bana karşı geliyor, diyerek oğlunu şikayet etti.
Bunun üzerine Hazret-i Ömer, o kimsenin oğluna,
- Babana nasıl karşı geliyorsun? Allahtan korkmuyor musun? Babanın, evladı üzerindeki haklarını bilmiyor musun, dedi.
Bu sırada genç sordu:
- Ey mü'minlerin emiri, babanın evladı üzerindeki haklarını biliyorum. Peki, evladın, baba üzerinde hiç hakkı yok mudur?
Hazret-i Ömer cevap verdi:
- Olmaz olur mu hiç! Elbette vardır. Bu haklardan biri, babanın temiz ve asil bir hanımla evlenmiş olmasıdır. Eğer erkek, bayağı bir kadınla evlenmiş olursa, bu hal, ondan doğacak çocuklar için bir ar meselesi olur. Evladın, babası üzerindeki haklarından biri de kendisine iyi bir isim koymasıdır. Ve nihayet, evladına dinini öğretmesidir.
Hazret-i Ömer'den bu sözleri dinleyen genç dedi ki:
- Vallahi babam bu söylediklerinin hiçbirini yapmadı. Benim annem asil bir kadın değildir. Dörtyüz dirhem karşılığında babamın satın aldığı Sind'li birisidir. Sonra, bana güzel bir isim değil bilakis çirkin bir isim koymuş. Ayrıca bugüne kadar bana dinimi öğretmedi, Kur'an-ı kerimden bir ayet bile öğretmedi.
Gencin bu sözleri üzerine Hazret-i Ömer celallendi. Gencin babasına dönerek,
- Oğlum bana karşı geliyor, diye bana şikayete geliyorsun. Halbuki o sana karşı gelmezden önce, sen ona karşı gelmişsin. Önce onun şikayet için bana gelmesi lazımdı. Haydi git, diyerek azarladı.
Bir gün Ebu Hafs hazretlerine bir adam gelerek, "Oğlum beni dövdü, incitti" dedi. Bunun üzerine Ebu Hafs, "Ona terbiye verip, ilim, irfan öğrettin mi" diye sordu. Adam, "Hayır" dedi. "Peki, Kur'an-ı kerimi ve Kur'an ahlakını öğrettin mi?" diye sordu. Adam yine "Hayır" diye cevap verince, oğlunun ne iş yaptığını sordu. Adam, çiftlikle uğraştığını söyledi. Neticede Ebu Hafs adama şunları söyledi:
- Belki de o, sabahleyin kalkmış, eşeğine binerek öküzleri önüne katmış, köpeğini de peşine takmış tarlaya gitmek üzere yola koyulmuştur. Kur'an-ı kerim okumasını bilmediği için başlamıştır şarkı söylemeğe. Sen de bu sırada ona çarpmışsındır, seni öküz zannedip vurmuştur. Çocuğu ile ilgilenmeyip, ona gerekli terbiyeyi vermiyen kimse ile, yavrusunu doğurup büyüten hayvan arasında ne fark var? Allaha şükret ki kafanı kırmamış. Dinden, imandan, haberi olmayandan daha başka ne beklenir?